İzinsiz Ses ve Görüntü Kaydının Hukuki Boyutu ve Cezai Yaptırımları

İzinsiz Ses ve Görüntü Kaydının Hukuki Boyutu ve Cezai Yaptırımları

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 20. maddesi, özel hayatın gizliliği hakkını teminat altına almıştır. Bu anayasal güvenceye paralel olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), özel hayatın korunması amacıyla çeşitli fiilleri suç olarak düzenlemiştir. TCK’nın 132. maddesi haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu ele alırken, 133. maddesi kişiler arasındaki konuşmaların izinsiz ses kaydı alınması ve dinlenmesini, 134. maddesi ise özel hayatın gizliliğini ihlal fiillerini hüküm altına almıştır. Dolayısıyla, bireylerin rızası dışında izinsiz ses ve görüntü kaydı alınması, hem anayasal bir hakkın ihlali teşkil etmekte hem de TCK’da tanımlanan özel hayata karşı suçları oluşturmaktadır.

Haberleşmenin İzinsiz Kaydı ve İfşasının Cezai Sonuçları (TCK m. 132)

TCK’nın 132. maddesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişileri bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırmaktadır. Eğer bu gizlilik ihlali, haberleşme içeriklerinin izinsiz ses kaydı veya görüntü kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılmaktadır. Ayrıca, haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak üçüncü kişilere ifşa edilmesi halinde fail, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalır. Kendisiyle yapılan haberleşmenin içeriğini, karşı tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı bir şekilde alenen yayan kişi ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alır ve bu bilgilerin basın veya yayın yoluyla yayılması durumunda da aynı ceza uygulanır. Bu suçun kamu görevlisi tarafından görevinin yetkisi kötüye kullanılarak veya belirli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır ve bu suçun takibi şikayete bağlıdır.

Kişiler Arasındaki Konuşmaların İzinsiz Dinlenmesi ve Kayda Alınması (TCK m. 133)

TCK’nın 133. maddesi, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinlenmesini veya bir ses alma cihazı ile izinsiz ses kaydı alınmasını suç olarak tanımlamaktadır. Bu fiili işleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kaydeden kişi ise altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi veya bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayılması halinde ise fail, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu bağlamda, muhatabın rızası olmadan telefon görüşmelerinin izinsiz ses kaydı alınması da genel olarak suç teşkil eder. Ancak, tehdit gibi hukuka aykırı bir fiile maruz kalan kişinin, bu durumu kayıt altına alması bazı istisnai durumlarda hukuka uygun kabul edilebilir ve bu izinsiz ses kaydı, soruşturma ve kovuşturmada delil olarak değerlendirilebilir. Bu suçun da kamu görevlisi tarafından görevinin yetkisi kötüye kullanılarak veya belirli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır ve takibi şikayete bağlıdır.

Özel Hayatın İzinsiz Kaydı ve İfşasının Cezai Yaptırımları (TCK m. 134)

TCK’nın 134. maddesi, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişileri bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırmaktadır. Eğer bu ihlal, görüntü veya izinsiz ses kaydı alınması suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır. Başka bir deyişle, gizli çekim yapmak suçtur. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi halinde ise fail, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır ve bu verilerin basın veya yayın yoluyla yayılması durumunda da aynı ceza uygulanır. Özel hayat kavramı, sadece kişinin başkalarıyla paylaşmadığı mahrem yaşamını değil, aynı zamanda herkesin bilmediği, bilinmemesi gereken ve istenildiğinde açıklanabilen kişiye özel bilgileri de kapsar. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunmak, bu alandaki her türlü izinsiz ses ve görüntü kaydı alınmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Sürekli takip ve gözetim altında tutularak elde edilen bilgiler veya kişinin başkalarınca bilinmesini istemeyeceği özel yaşamına dair faaliyetler de özel hayatın gizliliği kapsamındadır. Bu suçun da kamu görevlisi tarafından görevinin yetkisi kötüye kullanılarak veya belirli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır ve takibi şikayete bağlıdır.

Hangi Durumlarda İzinsiz Ses ve Görüntü Kaydı Suç Sayılır?

TCK’nın 132/1. maddesi uyarınca, kişiler arasındaki sesli veya görüntülü haberleşmelerin izinsiz kaydı suç teşkil eder. Aynı şekilde, TCK’nın 133/1. maddesine göre, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların dinlenmesi ve izinsiz ses kaydı alınması da suçtur. Aleni olmayan bir söyleşinin izinsiz kaydı da bu kapsamdadır ve bu kayıtların ifşası veya basın yayın yoluyla yayılması da suçu oluşturur. TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ise, gizliliğin özel bir çaba gösterilerek aşılması durumunda söz konusu olur. Özel hayata ilişkin izinsiz ses ve görüntü kaydı alınması, bu maddenin daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halidir. Zira bu durumda, kişinin özel hayatının gizliliği, doğrudan doğruya izleme ve dinlemenin ötesinde, teknik araçlar kullanılarak ihlal edilmektedir. Bu suçun oluşması için izinsiz ses kaydı, izinsiz görüntü kaydı veya fotoğraf çekilmesi gibi hareketlerden bir veya birkaçı yeterlidir.

İzinsiz Kayıt Almanın Cezai Yaptırımları

TCK’nın ilgili maddelerinde belirtildiği üzere, izinsiz ses kaydı veya görüntü kaydı almanın çeşitli cezai yaptırımları bulunmaktadır. Haberleşmenin izinsiz kaydı halinde ceza bir kat artırılabilirken, bu kayıtların ifşası daha ağır hapis cezalarını gerektirebilir. Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların izinsiz ses kaydı alınması da hapis cezası ile sonuçlanabilir ve bu kayıtların ifşası halinde hem hapis hem de adli para cezası uygulanabilir. Özel hayatın izinsiz ses ve görüntü kaydı alınması ise temel suçun cezasını bir kat artırır ve bu kayıtların ifşası da yine hapis cezası ile sonuçlanır.

İzinsiz Kayıtların Mahkemede Delil Olarak Geçerliliği Tartışması

İzinsiz ses kaydı geçerli mi sorusu, hukuki uygulamada zaman zaman tartışmalara yol açmaktadır. Bazı mahkemeler ve Yargıtay kararları, belirli şartlar altında izinsiz ses kaydını delil olarak kabul ederken, bazıları etmeyebilir. Ancak, kişinin kendisine karşı bir suç işleneceğini düşünerek aldığı izinsiz ses kaydı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından bazı durumlarda delil olarak kabul edilmektedir. Örneğin, tehdit edildiğini düşünen bir kişinin, tehdit içeren telefon konuşmasını kaydetmesi ve mahkemeye sunması ceza yargılamalarında delil olarak değerlendirilebilmektedir. Boşanma davaları gibi özel hukuk davalarında da, kişinin kendisinin veya bir yakınının iddiasını ispatlamak amacıyla aldığı tek seferlik izinsiz ses ve görüntü kaydının delil değeri olabileceği kabul edilmektedir.

Sosyal Medyada İzinsiz Kayıt Paylaşımının Hukuki Sorumluluğu

TCK’nın 132, 133 ve 134. maddelerinde düzenlenen özel hayata karşı suçların, sosyal medya aracılığıyla yayılması, bu suçların daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halini oluşturur. Özel hayata ilişkin izinsiz ses ve görüntü kaydının sosyal medyada paylaşılması durumunda, suçun temel şekline göre daha ağır cezalar uygulanır.

İzinsiz Ses ve Görüntü Kaydı Suçunda Şikayet Süreci

TCK’nın 139. maddesine göre, TCK’nın 132, 133 ve 134. maddelerinde düzenlenen özel hayata karşı işlenen suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Şikayet hakkı, failin ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde kullanılmalıdır.

Yargıtay’ın İzinsiz Kayıtlarla İlgili Uygulaması

Yargıtay’ın izinsiz ses kaydı geçerli mi ve izinsiz ses ve görüntü kaydı suçlarına ilişkin çeşitli kararları bulunmaktadır. Genel olarak, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin hükme esas alınmaması gerektiği vurgulanmakla birlikte, bazı istisnai durumlarda, özellikle kişinin kendisine karşı işlenen bir suçu belgeleme amacıyla aldığı kayıtlar delil olarak kabul edilebilmektedir. Ancak, Yargıtay, izinsiz ses kaydının ani gelişen bir durumda ve başka delil elde etme imkanının olmadığı hallerde hukuka uygun olabileceğini belirtirken, önceden planlanmış ve karşı tarafın rızası olmadan alınan kayıtların hukuka aykırı olduğuna hükmetmektedir. Ayrıca, kamuya açık alanda dahi olsa, kişilerin sürekli takip ve gözetim altında tutularak elde edilen izinsiz ses ve görüntü kaydının özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna dair kararları bulunmaktadır. Yargıtay, delil serbestisi ilkesinin mutlak olmadığını ve hukuka uygun yöntemlerle elde edilmeyen delillerin değerlendirilemeyeceğini sıklıkla vurgulamaktadır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir